25 Mart 2010 Perşembe

Stockholm Vildmarkmässan, Flugfiskemässan, Natur Craft! Upplev din utbildning! Macera, merak ve heyecan sandığından daha yakın; On beşinci yazı

Alfred Nobel’i ortaya çıkarak ülke olmak kolay mı! Stockholm fuarlarında ilgimi çeken en önemli konu, her fuarda ve her konuda yeniliklerin bulunması... Heyecan!

Diyeceksiniz ki, ya evdeki çocuklar ya bedensel hareket zorluğu gibi bir neden var! İlk fotoğrafta üç tekerlekli arabadaki çocuğu ile koşan bir baba var. İyi mi!

Onun koşullarına uyan bir teknoloji de uygulayım da hemen orada. Anne ya da baba olsun, onun koşullarına uygun yenilik bir merakla uyanır ve hem de heyecan uyandırır! Kitlesel bir merak ve heyecan...

Fiziksel devinim eksikliğinin toplumda insan merak ve heyecanını kesmediğini, kösteklemediğini altaki görsellik veriyor.

Evet heyecan! Bu yetmiyorsa sonu heyecanla sizi alıp sürükleyen ve doruğa varan bir merak olsun yeter! Rutin tekdüzelikten kurtulmak, monotonlaşan yinelemelerin yerine heyecan verici, merak uyandırıcı bir yeninin yaşanması demektir. Var mısınız?

Değerli İzleyici,

Yenilikler, tümüyle keşifler demektir! Salt dünyayı değil, kendinizi de keşfedeceksiniz.

İşte yanda çocuğu ile dağlara çıkmaya hazırlanan bir babayı görüyorsunuz.

İsveç, doğal olarak Danimarka, Norveç ve İzlanda dediğimiz Kuzey, şöyle ki İskandinavya bir toplam olarak karşınıza çıksın isterseniz, bakın şöyle!

Örnek deniz hobisi olsun, macera eğilimi olsun, çevrecilik olsun, inşaat konusu olsun, su sporları olsun hemen orada yeni bir keşifle karşınıza çıkarlar.

Orada, o bizim yabancısı olduğumuz keşifler ve icatlar kulvarında, İsveçlilerin komşularına fark atarak yine önde koştuklarını göreceksiniz. Bu anlamda oluşan toplumsal dinamikler, öznel açıdan motivasyon güdüleme motoru, örnek model olma durumu da sanırım Alfred Nobel ile hayata geçiyor. Nasıl! Şaşırdınız mı?

Nobel gibi keşif peşinde koşmak sonu bilinmeyen serüvenli yollara çıkmaya benzer! Baş açık, ayakta çarıklar Hindistan steplerinde, Hindistan Himayalarında ya da bu ülkenin okyanus kıyılarında yollara düşmek ne ise, keşif peşinde ömür bitirmek de buna benzer.


İşte bu özellikleriyle köken olarak Vikingler çağının deniz insanları olarak tarihte yer yaptılar. Bin yıl önce Kuzey Amerika’yı keşfettiler. O günkü denizcilik koşulları ile bu tutum delice bir macera değil de nedir? Burada bir ek daha yapalım, deniz insanı demek macera insanı demektir biraz da değil çokca. Deniz salt iyi dümen tutmak değildir.

Buharlı kazanların icadı öncesi yelkenlilerle ya da küreklerle deniz serüvencisi olarak Atlantiği aşan Vikinglerin torunları bugün ne durumdadır?

Bunun yanıtını, ‘Full Fart på Botmässan’ size verecektir. Tüm heyecan verici objeler var bu fuarda. Yaban doğa için de bu böyledir. Durun ivecen davranıp balık avı deyip de geçmeyin hemen!

Bunu bir macera heyecanı ile motorize eden 'Kuzey Halkı' doğadaki eğlence ile yaşamı, heyecan ile yaratıcılığı, keşifle geleceğin tasarımını bir arada sürdürmektedir. Altta balık avı yarışına bakın!
Bu nedenle afişlerde; 'äventyret är närmare än du tror’ şöyle ki, macera sandığından daha yakın,’diyebilmektedir.

Kuzey sakinleri için ‘serin davranışlı, mesafe koyan insanlar’ diyenler, bu insanları keşif ile geleceğin tasarımı sırasında görmeliler!
Bu fuarın bir özelliği de her yanda birkaç denizcilik, yaban doğa, balık avı gibi hobi okulları, boş zamanları değerlendiren etkinlik heyecanı var. Bakın yandaki okulda bir uygulama göreceksiniz. Sekiz on yaşında kız çocukları yaban doğa serüveni için burada düz duvara tırmanıyorlar.

‘Stockholm’de ben gazeteciyim,’ diyenler de dahil, Türkiye kökenli 'entel' insanları ben bu satırların yazarı olarak bu fuarlarda göremiyorum. İşin ilginç yanı, onların çocuklarını da aramayın, bu merak kulvarında hiç yoklar.

Neden? Şundan! Kuzey insanları ile doku farkı var! Bu doku farkı, yukarıda sıraladığım nedenlere dayanıyor.

Bu bir yaşam gustosu, yaşamı algılama farkıdır. Salt güncel olaylarda değil, günübirlik beklentilerde ve anlık kurgularda değil, tüm insan ömrünü kucaklayan, tüm doğumdan ölüme dek süregiden kulvarda uzlaşmaz farklar var.

Farklı kulvarda doğan insanların bunu yaşam formu olarak değiştirmesi olanaklı, fakat çok çok kolay değildir. Her iki ayrı toplumun çocuklarına verileri; doğa, çevre, merak, heyecan, yaşam ve ölüm için istenen toplam algı çocuk temelinde farkıdır.

Doğacı ve çevreci olmak toplumsal düzlemde ne ise vahşi doğa için duvara tırmanan çocuk için algı da o olacaktır, başka bir şey değil. Simetrik bir algı budur. Doğadaki eğlence ile yaşamı, heyecan ile yaratıcılığı, keşif ile geleceğin tasarımını Türkiye kökenlilerde siz hangi açıdan görürsünüz?

Bunu analitik açıdan çözünüz kan uyuşmazlığını da göreceksiniz. Bundan önce ne mi yapacaksınız?

Şöyle ki ilkin Stockholm Vildmarkmässan’a gidin ve farkı görün.

Kuzey’de yaşıyorsanız, bu toplumda zevk ve heyecan uyuşmazlığı çekiyorsanız, merak diye bir tasanız ya da tad alma refleksiniz yoksa, 'neden ben böyleyim, neden meraklı değilim' diye düşünmeye başlayın. Belki de hala daha geç kalmış sayılmazsınız!
Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez
Stockholm, 25 Mart 2010