30 Mart 2010 Salı

Stockholmmässan Bygginddustri och miljöteknik-förskning, instrumentation ve Fuarda Türk firması direktörü Sayın EREN ile söyleşi; On altıncı yazı

Dört gün süren Yapı Endüstrisi Fuarı, son dönem izlediğimiz öteki fuarlar gibi pek çok açıdan konuşulmaya değer yoğun etkinlikler geride kaldı.

İzlenimler ise taze ve canlı. Bu fuarın genel karakterine ve boyutlarına daha sonra değineceğim. Bugünü bir rastlantı ile açıyorum. Bot fuarında olduğu gibi bu kez yine rastlantı!

Şaşırtıcı bir durum.. Saat 17:00 A Salonu! Sondan önceki, üçüncü gün. Akşam ağırlığı değil. Altı saattir fotoğraf çekiyor, çalışıyoruz yorgunuz, eve dönmeye hazırlandık.

İsveçli sanatçı Johan Weltton Unplugged a new powerful varietyshow'nu bu ara hayranlıkla izledik. Johan yanımıza geldi ve sordu. Türk, deyince sokuldu. Çok beğendiğini söylediği İstanbul'da gösteri yapmış.
Muhteşem standlara bakıyoruz. Apansızın ‘Hakan’ sözcüğü zihnimizi çeldi. İsveçliler bunu ‘Håkan’ diye okur. Böyle bir söz oyunu sandım ve bu sırada standtan bir Bay yaklaştı ve ‘nereden geliyorsunuz,’ diye sordu. ‘İstanbul’ diye yanıt verdim. ‘Aa Türk,’ dedi.

Gözleri parladı ve biraz ötede gitmeye hazırlanan bir Bay’a işaret verdi. Gelen güleç yüzlü Bay kendisini tanıttı; Erol Eren. Böyle iddialı ve kapsamlı bir fuarda bir Türk Firması! Şaşırdık! Yarın söyleşi yapalım, dedim. Yarın yokum, dedi. Karşılıklı iyi dileklerle oradan ayrıldık. Beş, on metre gitmiştik ki, hemen kısa bir söyleşi fikri canlandı kafamda. Geri dönüp önerdim. ‘Aslında bugün de takım elbiseyi çıkardık,’ dedi Erol Bey. 'Sportmensiniz' dedim. Gülüştük!

Değerli İzleyici,

Johan, üstte varietyshow'na koştu, İstanbul'u konuşamadık, yapı sektörü ve Türk söyleşisi ile buradayız.

Uluslararası fuarlarda girişken Türk firmalarını görmek ve tanımak bizleri sevindiriyor. Birkaç hafta önce Kaptan Nazan Hanım'ın bot aşkı ile Stockholm'e geldiğini görmüş, bunu da sevinçle haber yapmıştık.

Uluslararası fuarlarla ilgili, kalitesiyle girişken firmalar için yararlı olacağını düşünerek Export Marketing Director Sayın Eren ile NİS Media adına yaptığımız söyleşiyi ilgiyle izleyeceğinizi umuyoruz.
Sevgi, içtenlik...
Feryal - Tekin SonMezSORU; Sayın Erol Eren, gördüğünüz gibi bu fuarda yenilikler, keşifler sergileniyor, siz böyle zorlu bir rekabete nasıl dayanıyorsunuz?
YANIT; Rekabet konusu, sadece burda değil bir çok ülkede bizi hiç rahatsız etmedi. Biz, hakikaten, gerçek anlamda kaliteyi çok iyi bir fiyata tüketiciye sunuyoruz. Ulaşana kadar gerek bayimiz üzerinde, gerek son kullanıcı noktasında her türlü kontrolünü de yapıyoruz.

SORU; Yeniliklere açıksınız.. ne tür yenilikler sunuyorsunuz?
YANIT; Söz gelimi, mesela 'Silenta' bunlardan birisi. Sessiz borumuzdur. Genel olarak Silenta, normalde atık suda sesi kesmenin yanında, yanmayan, kırılmayan, elli yıl garantisi olan, asitik suların atılmasına da izin veren inovatif bir üründür.

SORU; Bunların laboratuvar çalışmaları Türkiye’de mi yapıldı?

YANIT; Tabii 45 yıllık deneyimden gelen birikimimiz var.. Fabrika Sayın İskender ve Zafer Karadeniz’in babaları tarafından kuruldu ikinci kuşak çocuklar bu işi bu noktalara getirdiler. Bunun dışında teknolojide sınır yok, tabii o deneyimin verdiği bilgi birikimi teknolojiyle birleşince bu tür başarılar da ortaya çıkıyor.

SORU; Laboratuvarlarınızda yabancılar çalışıyor mu? Yoksa Türk kimyagerleri, mühendisleri mi çalışıyorlar, onların Avrupa’da staj yapmalarını sağlıyor musunuz?..
YANIT; Evet tamamen.. Tabii, sürekli olarak eğitimleriyle de ilgiliyiz.
SORU; Eğitimde hangi ülkeyi tercih ediyorsunuz?
YANIT; Almanya, çünkü makinalarımızın çoğunun menşei Almanya.

SORU; Yenilikler açısından Almanya, Avrupa’da partneriniz mi?
YANIT; Hayır, öyle değil! Bizde standart bir şey yoktur tamamiyle mühendislerimizin çizimidir. Mesela Silenta’nın know how’u tamamiyle bize aittir.

SORU; Erol Bey, böyle bir fuara girme zorluklarını anlatır mısınız?
YANIT; Öncelikle şunu söyleyim, standartları açısından en çok keyif aldığım bir ülke İsveç. Evet bu ülke bu standartları istiyorsa bizim kalite anlayışımızla bir kez eşdeğerde. Şu anda şunu gururla söyleyim, Türkiye’nin plastik boru sektöründe ilk İsveç sertifikasına sahip kuruluşu biziz. Artı ilk Avusturya sertifikasına sahip kuruluşu da biziz. 150’den fazla sertifikamız vardır bu aşamada.

SORU; Yabancı ülkeler için Türk firmalarına ne tavsiye ediyorsunuz?
YANIT; Türkiye çok değişti, Türkiye çok iyi yerlere geldi. Evet, artık biz üretmeyi biliyoruz, dünyaya satmayı bilen bir ülkeyiz. Son 5-6 yıl içinde dünyada saygı gören ender ülkelerin arasına girdik.

SORU; Hangi okullardan buraya geldiniz?
YANIT; Ben İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum. Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisansım var. 2009 yılı içerisinde Türkiye’de evimde kaldığım süre 90 gündür. Polonya’da kendi ofisimiz var, ordan geliyorum. Burdan Suudi Arabistan’a ve Dubai’ye geçecek sonra evime döneceğim. Yani bu iş sadece kalpten yapılabilecek bir iş, biz de markamıza, ismimize gerçekten inanıyoruz.

SORU; Ben daha çok ekolojik ve çevreci eğilimler gördüm fuarda, Hakan Plastik bu anlamda ne tür katkı sağlıyor bu çevreci taleplere?
YANIT; Şimdi ekolojik anlamda evet, kullandığımız hammaddelerin bir çoğu doğaya zarar vermeyen... yani ama sonuçta plastikten bunu üretiyorsunuz, maalesef plastik sonuçta doğada çok uzun bir süre içerisinde yok olan bir madde.. ama insan sağlığına kesinlikle ürünlerimizin hiçbirinin bir zararı yok, zaten bunu da İsveç sertifikasından anlayabilirsiniz. Mühendislerimiz şu anda ekolojik olarak gelecekte ne yapabilirizi ya da nasıl daha.. plastiğin doğada nasıl kısa sürede yok edilmesini sağlayabilirizin peşinde.. ama tabii takdir edersiniz çok kolay olmayacak.. Evet, çünkü onu sağladığınız zaman, ürün bir kez dayanıksız bir ürün haline gelecek.

SORU; Ürünleriniz Türkiye’de tek midir, rakipleriniz yok mu?
YANIT; Evet sessiz boru üreticileri var, ama mineral takviyeli, üç katlı bir sessiz boru maalesef yok, dünyada zaten az sayıda firma üretebiliyor. Onun dışında Türkiye’de mesela bizim alt yapı borularımız var, onu başka bir hammaddeden polipropilenden üretiriz. Türkiye’de onu bir tek biz o hammaddeyi kullanarak üretiyoruz.

SORU; Gençlere mesajınız var mı?
YANIT; Kalite bence en doğru hedef, onu tutturdunuz mu insanlar gelip sizi buluyor. Bu arada ben sizi burdaki bayimle tanıştırmak istiyorum. Kendileri Karlstad’da bizim bayimiz, yaklaşık iki yıldan beri onlarla beraber burda bu piyasada varolmak için gereken şartları, çalışmaları tamamladık. Bugün şu fuardan onlar da büyük keyif aldılar, Hakan Plastik’e gelen ilgi ve Hakan Plastik’in dünyadaki yerini bugün anladıkları için çok doğru bir firmayla yola çıktıklarından dolayı keyifliler. Onların da görüşlerini alabilirsiniz.
SORU; Sayın Andersson, Bu fuar hakkındaki izlenimleriniz nasıl, hoşnut kaldınız mı?
YANIT; İzlenimlerim.. İskandinavya için burada İsveç'te başlamak güzel ve kontak sağlamak bağlantı kurmak çok iyi oldu.. çok çok iyi...

SORU; Gelecek konusunda iyimser misiniz?
YANIT; Elbette! Benim için çok heyecan verici.
SORU; Buraya gelmek.. sert bir yarıştı galiba?
YANIT; Burasını fazla bilmiyorduk, gelecek yıl için iyi bir start yaptık. Evet çok çok iyi...

NİS Media, 25 Mart 2010, Stockholm