22 Nisan 2010 Perşembe

Stockholm Fair GastroNord, Behöver inte resa över hela världen för att prova nya smaker och träffa producenter från Africa, Asien, Sydamerika;18. yazı

GastroNord ile Stockholmsmässan bu hafta (21 - 25 Nisan) en sükseli etkinliği ile doruk noktaya ulaştı. İskandinvya'nın en ses getiren fuarlarından birisi olan bu yeme - içme haftası nedeniyle Stockholm bir açık hava festivaline dönüştü.

Fuar alanı 23 Nisan'da son gün olarak kapılara açacak. Fakat kent içinde pek çok lokanta ve bar bulundukları yerde bu fuarın katılımcısı olarak 24-25 Nisan'da konuk ağırlayacaklar.

Örneğin Operakällaren, Ekoteket, Gyldene Freden, Bistro Berns, Eriks Gondolen gibi uluslararası arenada tanınmış yerler de heyecanla menülerini ve masalarını açtılar meraklılara.

60.415 kişi ile kendi rekorunu kıran Nordiska Trädgårdar (8-11 Nisan) fuarı sonrası bu kez yeme coşkusu sardı Stockholm sokaklarını, caddelerini. İsveçliler fuara koşuyor.

"Nordic Bakery" de 2010 fuarının en önemli bölümünü oluşturuyor, şöyle ki pastahane ve fırın komleksi ile katılıyor. Bu fuarda ayrı ayrı üzerinde durulacak konular var.

Konu gerçekten de varılabilir tahminlerden çok çok büyük! Kahve kültürü, pastane kültürü, yemek kültürleri ve içme kültürleri ve ayrıca çikolata kültürü ana başlıkları altında topanabilir konular bunlar.

Daha ince dallara ayırabiliriz bunları. Mutfak takımları, yıkama takımları, pres takımları ve hijyenik ortam için gerekli takım taklavat, temizlik malzemeleri, çalışanların kılık giysi üretimi de bu fuarda yer aldı.

Bu faur aynı zamanda bir yemek ve kahve yarışları, pasta çikolata yarışları fuarıdır.

Bu yarışların en önemlilerinden birisi "Callebaut Nordic Trophy 2010" sonuçları alındı. Sylvin Marron'a ait pasta mimarlığı birincilik ödülü alan pastayı yanda izliyorsunuz.


Bunların tümünü bir haber başlığı altında topalamakla işin içinden çıkamayız. Bunlara sırasıyla değinmek isteriz de.

İsveç tahtının geleceği olan Prenses Victoria'nın düğününde sunulacak pastaların üreticisi firma da "H. M. Konungens Hovleverantör" bu fuarda sükse yapıyor.

Sağdaki fotoğraf pruduktchef Anita Sundberg bu düğünün hazırlıkları kapsamında olan bir tad ve lezzet fırtınasının hem işaretini hem de sırlarını veriyor fuara gelenlere. Bayan Sundberg ile de söyleşi yaptık.

Tümüne birden yaklaşamayacağımıza göre, konuyu bir ucundan ekrana getirme gayretimizi esirgemiyoruz. Aşağıda, üç soru ile konuya gönderme yapan Sofie Vikander söyleşisini birlikte izliyoruz.

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, 22 Nisan 2010, Stockholm



Değerli İzleyici,

Sofie Wikander ekranlarımızda. Sofie Hanım, Swedish Cambers, İsveç Ticaret Odası uluslararası departman proje koordinatörü.

Spicy Kitchen başlığı altında toplanan dünya mutfağı sunumlarında karşımıza çıktı. Üç soru yönelttik.

SORU;Neler yapıyorsunuz? Projeyi anlatır mısınız? Hedefiniz nedir?

YANIT;Bu proje Asya’dan Afrika’ya, Güney Amerika’ya kadar olan mutfakların İsveç’te tanıtımı hedefi ile yola çıktı. İsveç’te farklı ağız tadı, damak lezzeti ile bir yol açmak, bir eğilim yaratmak için Asya’nın en uçlarına kadar uzanıyoruz.

Spicy Kitchens proje Asya, Afrika, Güney Amerika’dan ilginç şirketleri İsveç’te tanıtmayı hedefliyor. İsveçli bu ağız lezzeti için dünyanın öteki köşelerine gitmek zorunda kalmayacak.

SORU; Türkiye’de bu projede yer aldı mı? Daha doğrusu, Türkiye için bu projede yer açıldı mı? Yoksa Türkiye unutuldu mu?

YANIT; Evet! Türkiye tabii ki var! Türkiye Ticaret Odaları ile bu konuda görüşmeler yaptık fikir alış verişinde bulunduk. Türkiye yemek kültürü açısından, ağız tadı ve lezzet çeşitleri zenginliği açısından çok önemli bir yer tutuyor bu projede.

SORU; Bu proje nasıl doğdu? Bu projenin mimarı kim?
YANIT; Soldaki fotoğrafta siyah tişortlu bayan, Swedish Cambers Vice President Charlotte Nyberg, bu sorumuzu yanıtlıyor. "İşte" diyor, ve "Sofie Wikander’i gösteriyor;"Bu projenin mimarı."


Fotoğraflar; Feryal Özkale SonMez



22 Nisan 2010, Stockholm

12 Nisan 2010 Pazartesi

Materialbiblioteket Stockholmmässan och The bioenergy challenge och Green for growth and Spara Energi; A new technology; On yedinci yazı

Bu sezon izlediğimiz fuar etkinliklerinde öne çıkan ögelere bakalım.

Hemen tüm hamlelerde bio enerji ve çevre gibi anlatımlar öne çıkıyor fuarlarda.

Mavi gezegen avuşlarımızın içinde sanki!

Motorlu araçlarda en son buluşlar nedir?

Elektirikle işleyen otomobil taslakları!

Isı ve ışık enerjisi konusunda en son önermeler nedir? Güneş enerjisi!

Ütopik yeni bir dünya tasarımı, bir kasırga gibi hızla gerçeklik düzleminde ele alınırken bio enerji ilk başvuru kaynağı oluyor.

Yapı, inşaat sektöründen, enerji üreten ürünlerin yapımına dek hemen her yerde doğal malzemeler örnek veriliyor.

Elektrik mi söz konusu, rüzgar var! Gaz mı gerekiyor, güneş var!

Böyle gelişmeye ve evrilmeye açık tasarımlar insanları umutlandırıyor.

İyi, hoş şeyler bu tür tasarımlar. Gerçek nedir? Doğru tümce şöyle olmalı!

Enerji konusunda gerçek nedir?

'Malzeme kütüphaneleri' diye bir sunum da var yanda.

Gerçekten de böyle bir inşaat/yapı kütüphanesi var mı?

Mavi gezegenin enerji stoklarının geleceği var mı?

Bence bu tümce, gerçeği daha yalın veriyor.

Enerji konusunda gerçek!

Kitlelerin bugünkü refah düzeyi, gelecek yirmi yıl garanti edilmiş olsun diyelim...

Yirmi yıl sonrasında ne tür bir enerji bu refah düzeyini sürdürür...

Bakın işte bu tartışmalıdır.


Tartışmacı tüm aktörler, hangi rolü üstlenirseler üstlensinler...

Buraya dikkatle bakın, bu aktörler bir ayakları ile yere basarken, öteki ayaklarıyla boşlukta, hatta bir ayakları havada duruyor.

Kim bu aktörler? Enerji kaynaklarını bir ellerinde tutan yöneticiler?...

Direktörler, geleceğin tasarımına soyunmuş toplum mühendisleri... siyaset aktörleri...

Gelişmekte olan ülkelerin durumu ise daha da zor.

Her toplumda, belli kesimlerin doğaya dönüş programları iki sorunsalı de yedeğinde getiriyor.

Doğaya dönüş ilkel yaşama dönüş mü olacak?

Doğaya dönüş, köy ve kır yaşamı ise bu alanlarda bugünkü refah düzeyi olacak mı?

Avrupa Birliği altında görünen ülkeleri de ikiye, üçe ayırabiliriz.

Siz dörde de ayırabilirsiniz.

İskandinavya ülkeleri, doğaya dönüş derken, doğal enerjiden söz ediyorlar.

Türkiye’de olduğu gibi köylere, kırlara dönüş daveti değildir bu.

İskandinavya ülkeleri doğa enerjilerini daha çok kent yaşamı içinde kullanma projeleri peşindeler.


Bu ülkeler, nüfus hareketleriyle stabil oldukları için, bu programlarda uygulama oranı fazla zorluk çıkarmaz görünüyor.

Güney, AB Akdeniz Ülkeleri ise daha farklı programlar uygulasalar da, sonuç olarak enerji konusunda daha çok sıkınılı bir döneme geçecekler gibi görünüyor.



Bu ülkelerde nüfus hareketleri, İskandinavya ülkeleri kadar stabil değil.

Enerji tüketiminde etken olan bir durum da yükselen nüfus hareketlerinin ortaya çıkaracağı fazla tüketimdir.

Bu iki çizginin dışında, dengeli nüfus hareketleri olan İskandinavya ülkeleri doğal enerji kullanımı ile birlikte, tutumlu enerji kullanımı teknolojsi için de uğraşıp duruyor.

Evet! Bunlardan birisi de 'tasarruf' teknolojisi! Spara energi!

Enerjiyi nasıl daha az kullanarak, yine aynı sonucu alırız teoremi üstüne saat gibi işleyen çalışmalar var.



Yapı- inşaat endustrisi, ortaya çıkan yeni dalga alıcıları da göz önünde tutacak.

Nüfus hareketlerini kontrol altında tutulmasıyla birlikte yaşlı ve fakat sağlıklı olan toplumun orta kesimi de yeni enerji bağlamında ortaya çıktılar.

Bu alıcı gruplarından birisi yaşlı ve fakat sağlıklı olan “seniorerna” başlığı altında anılan gruplar var.


Bunlardan “seniorerna” grubunun gelecekteki ev istekleri sağlıklı yaşlılar ve zengin olan gruplar diye ikiye ayrılıyor.

Yeni bir dünya tasarımında, yeni enerjilerin olduğu ve yapımında doğal malzemelerin kullanıldığı yeni evlerde yaşamak isteyenler...

Para sorunu bulunmayan ve vilları yeğleyen grup...

İskandinavya’da inşaat yapı sektörü ile, enerji sektörü bu iki alıcı grup doğrultusunda yeni projeler peşinde atbaşı birlikte koşuyor.

Sağlam yatırımı seven, güçlü alıcı bunlan...

Bu sektör bu iki grup üzerinden yeni üretim referansları veriyorlar ve doğacı projelerle ortaya çıkıyor ve hamle üstüne hamle yapıyorlar...



2014’e kadar olan sürede programlar tam gaz ilerliyor.

Geleceğe açık ve geleceği açık böyle bir toplum var İsveç'te.

Yeniden dünya tasarımı da, doğayı nasıl ederiz de daha insanca kullanırız ve doğa insan uyumunu nasıl sağlarız tartışmalarıyla ilerliyor.

Bu türden konular yaşlı genç, erkek kadın denmeden açık ortamlarda tartışılıyor.

Orman ürünleriyle yapılan bir tasarım da büyük ödül aldı bu fuarda.

Aşağıda tasarımı yapan iki genç ve yanda ise tasarım olan ağaçlardan bir yapı.

Bu tür faurlar da her türlü yeni buluşlar, özellikle gençler gönendiriliyor.



İşte ağaç tasarımı konusunda ödüllendirilen iki genç geleceğe nasıl da umutla bakıyorlar...

Bu arada yapı/inşaat sektöründe çalışanların durumu nedir, diye sorabilirsiniz.

Görüldüğü gibi biraz da merak isteyen, bu eğlenceli olduğu kadar eğitici ve öğretici konu sürecek...




Sevgi, İçtenlik...

Tekin SonMez

12 Nisan 2010, Stockholm

Fotoğraflar; NİS Media, Feryal Özkale Sönmez - Tekin SonMez