2 Eylül 2009 Çarşamba

Fuarda çiçekler ve çocuklar; Üçüncü yazı

Değerli İzleyici,

Bu sunumda çiçekler ve çocuk imgeleri var. İster çiçekler olsun, isterse çocuklara yönelik nesneler olsun ortak payda, güzel duygular veren ve renk cümbüşü ile, o nesnenin bulunduğu ortamla da uyuşması bizim için bir ölçüt gibi algılanabilir.

Bir nesnenin tek başına güzelliğini, dizayn türü sanat yeterli de saymıyor; güzellik renk ve grafikler olarak o çevreye uyum da yapmalı. İskandinavya sanatında renk, özellikle pastel renk duyumları, sert güneşli ülkelere benzemiyor. Işık nereden ve nasıl gelirse, o açıda pastel renklerin birbirleriyle ortak bir paydada sunulması bu coğrafya için bir özelliktir. Fuarda bunları da gölgesiz renkler içinde gördük.

Stockholm Fuarı on binlerce objenin yarıştığı bir platform. Parlak geçmişi olan eski ideler üzerinde yarım kurgulanmış nesne tasarımı yanı sıra yepyeni eğilimleri temsil etme niyetiyle sahne alanlar ve kopye olanlar da çokca var.

Biz, bunların arasındaki sınırları tam bilemeyiz fakat yeni bir ide nesnelleşti ise, o stanta özel korumalar hemen ortaya çıkıyorlar. Bunlar bu fuarda başımızdan geçti ve gazetecilik mesleği bizi bu tür badirelerden korudu bu günler boyunca.

Nesnelerde bir sınıflandırma yapmayı düşünmedik ilkin, fakat bunların çokluğu bizi böyle bir açıya yöneltti, örneğin çiçekler hem bir süsleme, bezeme objesi olarak hem de güzelliğin görkemi olarak sahne aldılar hem tek başlarına hem de öteki nesnelerle ortak gösterime girdiler. Bunlardan birkaç örnek sunuyoruz.

Bu büyük uçsuz fuarda ve hemen her stantta çiçekler birbirleriyle de sayısal olarak yarıştılar ve öteki nesnelerde en önde durdular.
Canlısı, cansızı, büyüğü küçüğü hepsi dekorların en hoş bölümlerinde yer buldu ve yeni bileşkelerle kendilerine yer açtı ve her zaman romantizm simgesi olmayı başaran beyaz, pembe, kırmızı güller özellikle nostalji yansıtan ürünlerin yanında yıldız gibi parladı unutulmayan tüm zamanların gözdesi olarak.

Çocuklar için mi yoksa büyükler için mi üretildiği tam kestirilemeyen bazı oyuncaklar da vardı, örneğin ayıcıklar. Beş santimden başlayıp bir buçuk metreye kadar büyüyen, insanı, evinin bir odasına bir ayıcık mahallesi kurma hevesine sokan.. dantelli şapkalarıyla, elbiseleriyle veya köstekli saat takılmış sıkı giydirilmiş yelekleriyle.. sevimli mi sevimli ayıcıklar ne hoştu.

Bir de bebekler vardı ki normal ölçülere göre biraz gürbüzce yapılmışlardı. Hani dört/beş yaşındaki çocuklar bu afacan yüzlü sevimli bebekleri kucaklarına alırken bir yana devrilebilirler. Biz en çok salıncakta sallananını sevdik.

Çiçeklerin ve oyuncakların da birbirleriyle yarıştıkları böyle büyük bir fuar kaç günde gezilir? Her akşam, gün boyu çekilen fotoğrafların taranması, ayıklanıp izleyiciye sunulacak bir dosya oluşturulması, sonra ertesi gün görülmemiş yerlerin keşfedilmesi ve daha sonra tüm güzelliklerin dar bir alanda mümkün olduğunca kısa ve özlü anlatımla izleyiciye aktarılması çok kolay değil.

Şöyle ki bu zorluklarla birlikte güzellikler de görsel anlatımla ve siz izleyicilerle paylaşıldıkça gerçek anlamnı kazanıyor.

Sevgi, içtenlik...
Feryal - Tekin SonMez