Montelius Vägen yürüyüş kulvarı! Karşıda görünen merkez Stockholm için en uygun fotoğraf çekimine burası en iyi yanıtı verir.
Geçen hafta yine böyle günübirlik bir yürüyüş yaptık. Stockholm'de İlk kez karşılaştığımız bir bayanla selamlaştım.
Aşağı doğru inerken geri döndü; ‘Hej’ dedi gülümseyerek bize yaklaştı. Ben de ‘Hej’ dedim. Hızlı davrandı; 'manzara çok güzel,' dedi.
Geçip gidemedik. Söyleşi başladı. Stockholm European Green Capital 2010, konusu da ortada yoktu o sırada. Bakın nereden nereye...
Onu size tanıtmak istiyorum. İstiyorum çünkü, bakın ardından neler oldu, ona da geleceğim. Bu bayanın adı Bitte. Burada olağan yürüyüş sırasında aldığımız görsellikleri de bu arada izleyeceksiniz.Değerli İzleyici,
Konu şöyle ilerledi, buzulların erimesi ile gelen nemli hava dalgası, Stockholm ağaçlarını kristal elmas parçacıkları gibi sarmalıyor günlerdir. Bu ilginç görüntüler konst/art/plastik sanat ürünleri, doğa sanatı türleri yaratıyor doğaçtan. Bu kanaviçe gibi işlenmiş seyirliklerden gözlerimizi alamıyor ve boyuna fotoğraf çekiyoruz.
Bitte, söze şöyle girdi, ‘ben kameramı evde unuttum, çok da güzel bir görüntü var, çektiğiniz fotoğraflardan bana da iletir misiniz?’
‘Evet, ağaçlar bir sanat ürünü gibi, “verkligen natur konst/gerçek doğa sanatı,’ diye karşılık verdim.
Bunun üzerine söyleşi derinleşme izi verdi. Havada ışık azalıyordu, ben de hızlı davrandım ve objelere dönerken Feryal Hanım'a seslendim. Geldi, İngilizce, Bitte ile tanıştırdım, konuşmaya başladılar ve sonuda birlikte fotoğraflarını da çektim.
İş burada durmadı, çektiğimiz karşı sahillerdeki 'Stathuset' arkasındaki karaltılara döndü ve ‘Bunlar da nedir? Olur mu, orası Stathuset, yaşayan canlı bir kent, olur mu onları oraya kuruyorlar,’ diyerek Bitte söze hızlı girdi.
Yaşadığımız yerde tuhaf inşaatlar yapıldığını söyledim. Högalid’de yapılanı gördünüz mü,’ diye sordu. ‘Evet, dedim, semtimizin kitaplığını da tasfiye etme kararı almışlar. Stockholm'u hiç böyle görmemiştim, kim yapıyor bunları.'
'Kim olacak,'dedi; 'moderatlar, (konservatifler) dedi, 'Stockholm Belediyesi de onların elinde.’
Evet olayın akışı, o kısa sürede durmadı. Çok hızlı ve anlaşılır bir dille konuşan Bitte aslında canlı, dinamik bir bayan, hemen orada bir anda bizi bir toplantıya davet etti. Çevreciyiz falan da demedik henüz.
Fakat Bitte; ‘Oraya biz çevreciler çok kalabalık gitmeliyiz,’ diye de ilave etti.
"Stockholm 2010 Avrupa'nın en yeşil Başkenti" programını da unutmuştuk.
Bitte’ye o akşam bir fotoğraf ilettik. Akredit almak üzere kendimizi de e-post ile kayıt yaptırdık toplantı için.
"Stockholms Byggnadsordning" och, ve "Stockholms Grönstruktur" (Stockholm yeşil dokusu) konusunda, Kültür evindeki toplantıya da katıldık.
Ertesi günü Bitte şunları yazdı; ‘Jag såg till min glädje att ni kom in på seminariet.' Sizin oraya geldiğinizi mutlulukla gördüm.’
Evet, bizi orada gören Bitte çok mutlu oldu. Bu toplantı konusunu ve sonuçlarını da çevre gazetecisi olarak daha sonra yayınlayacağız. Stockholm European Green Capital 2010, Avrupa'nın ilk yeşil başkenti. Seneye Hamburg olacak.
Karşı arkaplanda Stathuset ve yanlarındaki karaltı olan yeni inşaatlar ve olağan bir yürüyüş sırasında aldığımız görsellikleri izliyorsunuz.
Sevgi, içtenlik...
Tekin SonMez
Stockholm, 18 Ocak 2010